S: Akşam namazı için aldığım abdestle Kur'an-ı Kerim'e dokunabilir miyim ve onunla yatsı namazını kılabilir miyim?
C: Sahih bir abdest aldıktan sonra, abdest bozulmadıkça onunla taharetli yapılması gereken her amel yapılabilir.
S: Başına peruk takan ve çıkardığında zahmete düşen bir kimse, takma saçın üzerine meshedebilir mi?
C: Takma saçın üzerine meshetmek câiz değildir. Meshetmek için onu çıkarmak farzdır. Ancak; onu çıkarması normalde tahammül edilemeyecek kadar bir çetinlik ve meşakkati gerektirirse çıkarması gerekmez.
S: Bazıları abdest alırken yüze yalnızca iki avuç su dökülmesi gerektiğini ve üçüncü kez su dökmenin abdesti batıl ettiğini söylüyorlar. Bu söz doğru mudur?
C: Yüze iki avuç veya daha fazla su dökmenin bir sakıncası yoktur. Ancak; yüzü ve kolları iki defadan fazla yıkamak câiz değildir.
S: İnsanın saç ve cildinde doğal olarak oluşan yağ -suyun bedene ulaşmasını önleyen- bir engel sayılır mı?
C: Suyun beden veya saça ulaşmasını önlemedikçe engel sayılmaz.
S: Bir süreden beridir, ayaklarıma meshederken parmaklarımın ucundan değil, parmaklarımın üstünün az gerisinden başlayarak ayaklarıma meshediyorum. Böyle meshetmem sahih midir? Eğer, böyle meshetmem sakıncalıysa, kılmış olduğum namazları kaza etmem farz mıdır?
C: Parmakların ucundan meshedilmezse abdest batıl olur ve böyle bir abdestle kılınan namazların kazasını kılmak da farzdır.
S: Ayak meshinin nihaî noktası olan “kaab” neresidir?
C: Meşhur görüşe göre “kaab”, ayak üstü kamburu diye tabir edilen ayağın üst kısmında bulunan hafif kemik çıkıntısına kadardır. Ama, terkedilmemesi gereken ihtiyat gereği, ayak eklemine kadar meshedilmelidir.
S: Devletin, İslami ülke dahilinde yaptırdığı camilerde, sınır merkezlerinde ve devlet dairelerinde abdest almanın hükmü nedir?
C: Şer'î açıdan bir sakıncası yoktur.
S: Abdest alırken, bir defa yıkamak amacıyla -abdest uzvuna- bir kaç avuç su dökmenin bir zararı var mıdır? Yine, bir defa yıkamak niyetiyle bir kaç avuç su döker ama birden fazla yıkanırsa hükmü nedir?
C: Niyeti ve bir defa yıkaması ölçüdür; bir kaç avuç su dökmenin zararı yoktur.
S: Birisine ait olan araziden çıkan kaynak çeşme suyunu borularla bir kaç km. uzaklıkta olan bir bölgeye götürmek için su borularının söz konusu şahısa ve diğerlerine ait tarlalardan geçirilmesi gerekiyor. Tarla sahipleri razı olmadıkları takdirde bu suyu abdest, gusül ve diğer temizlik işleri için kullanmak câiz midir?
C: Eğersu kendiliğinden kaynıyorsa, su yer üzerinde akmadan doğrudan boruya bağlanmışsa ve kaynağın bulunduğu tarlayla diğer tarlalardan sadece boruların geçiş yeri olarak istifade edilmişse, bu suyu kullanmak, örfen kaynağın bulunduğu ve diğer tarlalarda tasarruf sayılmazsa sakıncası yoktur.
S: Mahallemizde su basıncı oldukça düşüktür; su üst katlarda çok zayıf akıyor; hatta bazen kesiliyor. Alt katlarda da zayıf akıyor. Bu yüzden bazı komşular su pompası bağlatmışlardır; pompa çalıştığı zaman üst kattaki dairelerde su kesiliyor, alt katlarda ise kesilmese bile istifade edilemeyecek kadar zayıflıyor, sonuçta abdest ve gusül almak zorlaşıyor ve hatta bazen imkansız hale geliyor. Ama, pompalar çalışmazsa herkesin abdest ve gusül gibi işleri için su yetiyor. Öte yandan yetkililer su pompası takmayı yasaklamış ve takıldığının farkına varınca önce açmalarına dâir ikazda bulunuyor ve eğer açmazlarsa onları cezalandırmanın yanısıra pompayı kendileri açtırıyorlar. Bu durumda: 1- Şer'î açıdan su pompası kullanmak câiz midir. Biz de kullanabilir miyiz? 2- Caiz değilse, su pompası çalıştığı zaman alınan abdest ve guslün hükmü nedir?
C: Böyle bir durumda su pompası kullanmak câiz değildir, su pompasının çalışmasıyla alınan abdest ve gusül de sakıncalıdır.
S: Namaz vakti girmeden önce abdest almanın hükmü nedir? Bir fetvada “namaz vaktinin girmesi yaklaştığında abdest alırsa, onunla kılınan namaz sahihtir” buyurmuştunuz. Namaz vaktinin girmesinin yakınlaşmasından maksat nedir?
C: Ölçü; örfen “namaz vakti yakınlaşmıştır” denilmesidir. Bu vakitte o namaz için abdest almanın bir sakınca yoktur.
S: Abdestte, parmakların yürüme esnasında yere gelen alt kısmını meshetmek müstehap mıdır?
C: Ayakların mesh yeri parmakların ucundan başlayıp ayak eklemine kadardır. Parmakların alt kısmının meshedilmesinin müstehap oluşu sabit değildir.
S: Abdest alan kimsenin, abdest kastıyla yüz ve ellerini yıkarken eliyle musluğu açıp kapatmasının hükmü nedir?
C: Sakıncası yoktur ve abdestine bir halel getirmez; ancak, sol kolunu yıkadıktan sonra, meshetmeden önce eğer elini ıslak musluğa vurursa, elindeki abdest suyuna dıştan su karıştığı takdirde abdestin doğruluğu sakıncalıdır.
S: Bazı kadınlar tırnaklarındaki ojenin abdest için engel olmadığını ve ince çorap üzerinden meshetmenin câiz olduğunu iddia ediyorlar; bu konuda görüşünüz nedir?
C: Eğer oje, suyun tırnaklara geçmesine engel oluyorsa, abdest batıldır. Çorap her ne kadar ince olsa bile, onun üzerinden meshetmek câiz değildir.
S: Savaşta yaralanarak omuriliğinin kesilmesi nedeniyle idrarını kontrol edemeyen bir kimsenin almış olduğu abdestle Cuma hutbelerini dinleyip, Cuma ve ikindi namazlarını aynı abdestle kılması câiz midir?
C: Abdest alır almaz ara vermeksizin namaza başlaması ve ayrıca ikindi namazı için yeniden abdest alması farzdır. Ama; eğer ilk abdestten sonra (abdesti bozacak) bir hades meydana gelmezse, her iki namazı da ilk abdestle kılabilir. Yine, abdestten sonra (abdesti bozan) bir hades meydana gelmezse Cuma namazının hutbelerinden önce alınan abdest Cuma namazı için de yeterlidir.
S: Savaşta omuriliğinin kopması nedeniyle idrarını kontrol edemeyen bir kimsenin, abdestten hemen sonra namaz kılmayıp, cemaat namazına katılmak amacıyla namazını ertelemesi câiz midir?
C: Eğer abdest aldıktan sonra, idrarı damlalar halinde geliyorsa, abdestle namaz arasında fasıla vermemesi gerekir.
S: Abdest almaya kudreti olmayan kimse, abdest aldırması için kendisine bir yardımcı (naib) tutar, ancak abdest niyetini kendi yapar ve kendisi mesheder; eğer, kendisinin meshetmeye de kudreti olmazsa yardımcı onun elinden tutarak ona meshettirir ve eğer bundan da aciz ise yardımcı onun elinden rutubet alarak mesheder. Şimdi şunu sormak istiyorum: Yardımcı tutan kimsenin eli olmazsa hükmü nedir?
C: Eğer yardımcı tutan kimsenin eli olmazsa, onun kolundan rutubet alınarak meshedilmelidir ve eğer kolu da olmazsa, onun yüzünden rutubet alınarak baş ve ayaklarına meshedilmelidir.
S:Abdest alırken içinde su bulunan kabın, ibrik gibi borulu mu olması gerekiyor? Eğer borulu olmazsa, onunla alınan abdest batıl mıdır?
C: Abdest suyunun bulunduğu kabın borusu olması gerekmez. İster suyu kabdan eline döksün, ister elini onun içine daldırarak avucuyla su alsın, borusuz kabda bulunan suyla abdest almanın bir sakıncası yoktur.
S: Cuma namazının kılındığı yerin yakınında merkez camisine ait bir abdesthane bulunmaktadır. Oranın su parası caminin gelirinin dışından temin ediliyor. Bu durumda, Cuma namazı kılanların da o suyu kullanmaları câiz midir?
C: Eğer oranın suyu mutlak namaz kılanlar için vakfedilmişse sakıncası yoktur.
S: Öğle ve ikindi namazlarından önce alınan abdest, akşama kadar bozulmadığı takdirde onunla akşam ve yatsı namazları da kılınabilir mi? Yoksa, her namaz için ayrıca niyet edip abdest almak mı gerekiyor?
C: Her namaz için abdest almak gerekmez; alınan abdest bozulmadıkça istendiği kadar namaz kılınabilir.
S: Farz bir namaz için vakit girmeden önce abdest almak câiz midir?
C: Namaz vaktinin yaklaştığında, farz namazı kılmak amacıyla abdest almanın sakıncası yoktur.
S: Ayaklarım felç olmuştur. Özel ayakkabı ve koltuk dayanağı ile yürüyorum. Abdest alırken ayakkabılarımı çıkarmam mümkün olmuyor. Bu durumda, ayaklarıma meshetmek hususundaki şer'î vazifem nedir?
C: Eğer ayakkabıyı çıkarıp ayaklara meshetmeniz çok çetin ise; ayakkabının üzerinden meshetmeniz yeterli ve doğrudur.
S: Gittiğimiz yerde su bulmak için kilometrelerce araştırmamıza rağmen sadece kirli bir su bulursak görevimiz nedir? Acaba, bu durumda teyemmüm mü etmemiz gerekir, yoksa o suyla abdest mi almalıyız?
C: Eğer su pâk olur ve kullanılması zararlı olmazsa, o suyla abdest alınmalıdır ve su bulunan yerde teyemmüm alınamaz.
S: Abdest almak kendiliğinden müstehap mıdır? Kurbet (Allah'a yakın olmak) kastı ile namaz vakti girmeden abdest alıp sonra onunla namaz kılmak sahih midir?
C: Abdestli olmak kastıyla abdest almak şer'î açıdan beğenilen bir şeydir. Müstehap olarak alınan abdestle de namaz kılmak câizdir.
S: Devamlı olarak abdestinde şüpheye düşen bir kimse camiye girmek, namaz kılmak, Kur'an okumak ve masumların mezarını ziyaret etmek gibi durumlarda ne yapmalıdır?
C: Abdestten sonra taharetinde şüphe etmesine itibar edilmez. Abdestin bozulduğunu kesin bilmedikçe onunla namaz kılıp Kur'an okuması câizdir.
S: Abdestin doğru olması için suyun kol ve elin (abdestte yıkanan miktarın) her yerine akması şart mıdır? Yoksa ıslak elle abdest uzuvlarının üzerine meshetmek yeterli midir?
C: Yıkamada ölçü, elle sıvamakla bile olsa suyun, uzuvların her yerine ulaşmasıdır. Ama, yalnızca ıslak elle meshetmek yeterli değildir.
S: Başı sağ elle meshetmek câiz olduğu gibi, sol elle de meshetmek câiz midir? Yine başı aşağıdan yukarıya doğru meshetmek de câiz midir?
C: Başın meshi ihtiyat gereği sağ elin ıslaklığıyla yapılmalıdır; ancak başın yukarıdan aşağıya, yani tepeden alna doğru meshedilmesi gerekmez.
S: Başa meshetmede ıslaklığın saça çıkması yeterli midir? Yoksa elin ıslaklığının başın derisine de ulaşması mı gerekir. Ayrıca, peruk kullanıldığında nasıl meshedilmelidir?
C: Deriye meshetmek farz değildir. Peruğu çıkarmak mümkün değilse onun üzerine meshetmek yeterlidir.
S: Abdest ve gusül azalarını yıkama arasında ara vermenin hükmü nedir?
C: Gusülde fasıla vermenin (muvalatı terketmenin) bir sakıncası yoktur. Ama; abdestte, bir önceki aza kuruyacak kadar ara verirse, abdesti batıl olur.
S: Sürekli olarak bağırsaklarından az miktarda yel çıkan bir kimsenin abdest ve namaz hususunda görevi nedir?
C: Namaz için gerekli olan süre miktarınca bile kendini tutamıyorsa ve namaz esnasında abdestini yenilemesi de meşakkatli olursa, bir abdestle bir namaz kılmasının sakıncası yoktur; yani namaz esnasında abdesti batıl olsa bile her namaz için bir abdestle yetinir.
S: Toplu konutlarda oturan bazı şahıslar, kendi paylarına düşen kapıcı, yararlandıkları sıcak su, soğuk su ve klima gibi hizmetlerin paralarını ödemiyor ve bu gibi hizmetlerin karşılığını razı olmadıkları halde komşularının üzerine yıkıyorlar; acaba, şer'î açıdan bunların namaz, oruç vb. ibadetleri batıl mıdır?
C: Şer'î açıdan onlardan her biri, faydalandıkları ortak imkanların ücreti karşısında borçludurlar. Kasıtları kullandıkları suyun tutarını vermemek ise onunla abdest ve gusül almaları sakıncalı ve hatta batıldır.
S: Cenabet guslü aldıktan üç-dört saat sonra namaz kılmak isteyen bir şahıs, guslünün batıl olup olmadığında şüphe etmektedir. Bu durumda, ihtiyat olarak abdest almasında bir sakınca var mıdır?
C: Böyle bir durumda abdest alması farz değildir; ama, ihtiyat olarak abdest almasında sakınca yoktur.
S: Bulûğ çağına ermemiş küçük çocuklar da küçük hades yüzünden taharetsiz (abdestsiz) sayılırlar mı? Bu durumda, onların Kur'an'ın yazısına dokunmalarına müsade etmek câiz midir?
C: Çocuk, abdesti bozan şeylerin vaki olmasıyla muhdis (abdestsiz) olur. Ama, çocuğun Kur'an-ı Kerim'in yazısına el sürmesini önlemesi mükellefe farz değildir.
S: Abdest uzuvlarından biri yıkandıktan sonra henüz abdest bitmeden önce necis olursa hükmü nedir?
C: Bu, abdestin sahih olmasına bir halel getirmez. Ama, namaz kılmak için necasetten temizlenmek amacıyla o uzvu yıkamak gerekir.
S: Ayaklara meshederken, ayakların üzerlerinde su damlaları olmasının abdest için bir sakıncası var mıdır?
C: Meshedenin meshedilene -eldeki suyun ayağa-etki etmesi için, meshedilen yerdeki su damlalarını kurulamak gerekir.
S: Örneğin; eğer sağ kol omuzdan kesilmiş olursa, sağ ayağın meshi kalkar mı?
C: Hayır; kalkmaz ve bu durumda sol elle meshetmek gerekir.
S: Abdest aldıktan sonra aldığı abdesttin batıl olduğunu anlayan kimsenin hükmü nedir?
C: Yeniden abdest almalı ve batıl abdestle yerine getirmiş olduğu namaz gibi taharetin şart olduğu ibadetleri de yenilemelidir.
S: Abdest uzuvlarında, bezle sarılmasına rağmen kanı durmayıp devamlı kanayan bir yara bulunan kimse nasıl abdest almalıdır?
C: Yarayı naylon gibi kanı geçirmeyen bir şeyle sararak cebire abdesti alması gerekir.
S: İrtimasi abdestte yüz ve kolları iki defadan fazla suya daldırmak câiz midir?
C: Birincisi farz ve ikincisi müstehap olamak üzere yüz ve kolları iki defa suya daldırmak câizdir. Evet; abdest suyuyla meshedilebilmesi için kollarını (suya daldırırken değil) sudan çıkarırken abdest için yıkamayı kastetmelidir.
S: Abdestten sonra yüz ve kolları kurulamak mekruh mudur? Ve bu ikisini kurulamamak müstehap mıdır?
C: Bu iş için bir mendil veya özel bir bez ayırırsa sakıncası yoktur.
S: Kadınların saç ve kaşları boyamada kullandıkları suni boyalar, abdest ve gusül için sakınca teşkil eder mi?
C: Eğer sadece boya olur ve suyun saça ulaşmasına engel olmazsa abdest ve guslü sahihtir.
S: Mürekkep, suyun (bedene) ulaşmasını engeller mi? Dolayısıyla elde mürekkep bulunması abdestti batıl eder mi?
C: Mürekkeb suyun deriye ulaşmasını engelliyorsa abdesti batıl eder; konunun teşhisi ise mükellefin görevidir.
S: Başa meshederken, başın ıskallığının yüzün rutubetine kavuşması abdesti batıl eder mi?
C: Bunun bir sakıncası yoktur. Ancak; ayaklara eldeki abdest suyuyla meshetmek ihtiyata daha uygundur. Dolayısıyla, bu ihtiyata göre amel edebilmek için yüzün rutubetinin ellerin rutubetine karışmaması için başa meshederken elin, alnın üst kısmına değmemesine dikkat edilmelidir.
S: Abdest alması, normalde abdest alınabilecek zamandan fazla süren kimse, abdest uzuvlarını yıkadığını kesin olarak bilmesi için ne yapmalıdır?
C: Vesveseden sakınmalı ve şeytanı ümitsizliğe kaptırmak için vesveselerine itina etmeyip diğerleri gibi sadece şer'î açıdan farz olan miktarla yetinmeye çalışmalıdır.
S: Vücudumun bazı yerlerinde döğme şekiller var; bazıları bunun abdest, gusül ve namazı batıl ettiğini söylemekteler, bu hususta yapmam gereken nedir?
C: Vücudunuzdaki döğme, sadece boya olur ve suyun deriye ulaşmasına engel olmazsa abdest ve guslünüz sahihtir. Namazınıza da bir sakınca teşkil etmez.
S: İdrar ve istibra edip abdest aldıktan sonra insandan çıkan idrar mı, meni mi olduğu şüpheli olan bir rutubetin hükmü nedir?
C: Bu durumda taharetli olduğunu kesin olarak bilmesi için, hem abdest almalı ve hem de gusletmelidir.
S: Abdestte, kadınlarla erkeklerin arasındaki farkı açıklar mısınız?
C: Abdestin keyfiyetinde kadınla erkek arasında herhangi bir fark yoktur. Ancak; kolları yıkarken erkekler kolun dış kısmından (dirseğin üstünden), kadınların ise kolun iç kısmından yıkamaya başlamaları müstehaptır.
CENABET GUSLÜ HÜKÜMLERİ
S.: Cünüp olan kimsenin, vakit daraldığında teyemmüm edip, necis beden ve elbiseyle namaz kılması câiz midir, yoksa beden ve elbisesini temizlemeli ve namazını kaza olarak mı kılmalıdır?
C: Eğer; vakit, beden ve elbisesini temizlemek veya elbisesini değiştirmek için yeterli olmaz, soğuk vb. nedenlerle çıplak olarak da namaz kılamazsa, gusül yerine teyemmüm edip, necis beden ve elbiseyle namaz kılmalıdır. Böylece kıldığı namaz, onun üzerinden mükellefiyeti kaldırır ve bu namazı kaza etmesi gerekmez.
S: Cinsi münasebet olmaksızın meninin rahime ulaşması cünüp olmaya sebep olur mu?
C: Hayır, bununla cünüp olunmaz.
S: Tıbbî aletlerle dahili muayene edildikten sonra kadınların gusletmeleri farz mıdır?
C: Meni gelmedikçe gusül farz olmaz.
S: Sünnet yeri kadar dahil olur, ama meni gelmezse, cenabet guslü yalnızca kadına mı farz olur yoksa erkeğe mi ya da her ikisine de mi farz olur?
C: Böyle bir durumda her ikisine de farz olur.
S: Hangi durumda ihtilam dolayısıyla kadınlara gusül farz olur? Acaba, kocasıyla şakalaşma ve oynaşma esnasında gelen rutubet meni hükmünde midir? Bu durumda bedende gevşeklik meydana gelmezse ve tatmin olmazsa yine de kadına gusül farz olur mu? Velhasıl cima yapmaksızın kadınlar nasıl cünüp olurlar?
C: Kadın, uykudan uyandıktan sonra elbisesinde meni belirtilerini görürse, ona cenabet guslü farz olur. Ama; şakalaşma ve benzerinden sonra görülen rutubet, bedenin gevşemesi ve kadının tatmin olmasıyla birlikte olmazsa, meni hükmünde değildir.
S: Bekâr kızdan, elinde olmayarak bir rutubet gelirse, ona cenabet guslü farz olur mu? Ve bu rurubet meni sayılır mı, yoksa guslün lazım olması için şehvetle birlikte mi olması gerekir?
C: Rutubetin çıkması şehvetten dolayı olup, şehvetle birlikte olursa, şehvet kendi iradesi dışında bile olsa, bu rutubetin meni olduğuna hükmedilir.
S: Şehveti tahrik edici bir kitabı okumakla veya başka bir sebepten dolayı şehveti tahrik olan bekâr bir kıza gusül farz olur mu? Gusül farz olduğu takdirde hangi gusül farz olur?
C: Şehveti tahrik edici kitapları okumak câiz değildir. Herhalukârda, meni gelirse cenabet guslü farz olur.
S: Şakalaşma halinde kendisinden şehvetle bir su çıktığını hisseden kadına cenabet guslü farz olur mu?
C: Meni olduğunu bilirse, ona gusül farz olur. Yine ondan şehvetle gelen suyun meni olup olmadığında şüphe ederse ona gusül farz olur.
S: Kocasıyla cima yaptıktan sonra rahminde meni kaldığı halde hemen gusleden bir kadından, gusülden sonra meni gelirse guslü sahih midir? Ve gusülden sonra çıkan meni pâk mıdır?
C: Herhalukârda, dışarıya gelen meni necistir. Ama; guslettikten sonra gelen meni erkeğin menisi olursa, tekrar gusletmesi gerekmez.
S: Bir süreden beridir cenabet guslü hakkında şüpheye düşmüşüm; hatta hanımıma bile yaklaşamıyorum; bununla birlikte gayri iradi olarak bende bir durum meydana geliyor ve üzerime cenabet guslünün farz olduğunu zannediyorum. Hatta, bir günde bir kaç defa guslediyorum. Bu durum karşısında benim görevim nedir?
C: Gelen rutubet, şer'î açıdan meninin çıkması için tayin edilen alametleri taşımadıkça veya meni geldiğini kesin olarak bilmedikçe, sırf şüphe etmekle cenabet guslü farz olmaz.
S: Hayız halindeyken yapılan cenabet guslü sahih midir ve kadının üzerinden cenabet guslü mükellefiyetini kaldırır mı?
C: Böyle bir durumda guslün doğruluğu şüphelidir.
S: Hayız halinde cünüp olan bir kadının, temizlendikten sonra cenabet guslü yapması da farz mıdır, yoksa hayız bulunduğundan dolayı farz olmaz mı?
C: Hayız guslü aldıktan sonra ayrıca cenabet guslü de yapması farzdır; ancak, cenabet guslü alırsa hayız guslünden kifayet eder. Ancak; her iki gusle de niyet etmesi ihtiyata daha uygundur.
S: Hangi durumda insandan gelen rutubetin meni olduğuna hükmedilir?
C: Rutubet şehvetle ve sıçrayarak gelir, beden de gevşerse onun meni olduğuna hükmedilir.
S: Bazen guslettikten sonra, el ve ayak tırnaklarının kenarlarında sabun kalıntılarının kalmış olduğu görülüyor. Elbette, bu durum gusül esnasında değil, hamamdan çıkıp dikkat edince anlaşılıyor. Bu durumda, görev nedir? Bu kalıntıların altına suyun işleyeceği kesin olarak bilinmediği halde, bazıları bilmeyerek veya bu hususa dikkat etmeksizin abdest alıyor ve guslediyorlar.
C: Bedenin kurumasından sonra ortaya çıkan bir sabun kalıntısı veya kireçleme, derinin yıkanmasına engel teşkil etmedikçe, abdest ve guslün sahih olmasına bir zarar vermez.
S: Karısıyla öpüştüğü veya oynaştığı zaman erkekten gelen rutubetin hükmü nedir?
C: Rutubetin dışarıya çıkışı, sıçrayarak ve bedenin gevşemesiyle birlikte olmazsa, meni hükmünü taşımaz.
S: Kardeşlerden birisi, gusletmeden önce bedeni temizlemenin farz olduğunu ve gusül esnasında bedeni örneğin meniden temizlemenin guslü batıl ettiğini söylüyor. Bu söz doğru ise, geçmişte kılmış olduğumuz namazlar batıl mı oluyor ve onları kaza etmek mi gerekir? Elbette; ben bu hükmü bilmiyordum.
C: Bedeni temizlemek için yapılan yıkamayı cenabet guslü için yapılan yıkamadan ayırmak gerekir. Ancak; gusle başlamadan önce bedenin tümünün temiz olması gerekmez; her uzvun guslünden önce sadece o uzvun temiz olması yeterlidir. Buna göre her uzuv, gusül vermeden önce temiz olursa hem gusül, hem de onunla kılınmış olan namaz sahihtir. Ama; her uzuv, gusül vermeden önce temiz olmazsa, hem gusül ve hem de onunla kılınmış olan namaz batıldır ve namazı kaza etmek farzdır.
S: Uykudayken insandan gelen rutubet meni hükmünde midir? Elbette, bu rutubet geldiğinde üç alametten hiç birisi, -yani “sıçrıyarak, şehvetle gelmesi ve bedenin gevşemesi”- gerçekleşmemiş ve sadece uyandıktan sonra iç çamaşırında rutubet olduğunu görmüştür.
C: İhtilamdan dolayı rutubet gelirse veya meni olduğu kesin olarak bilinirse o rutubet meni hükmündedir ve cenabete sebep olur.
S: Ben fakir aileden bir gencim, sık sık muhtelim oluyorum ve babamdan hamam ücretini istemekten utanıyorum; evimizde de banyo yoktur. Bu konuda bana yol gösterir misinizi?
C: Şer'î görevleri yerine getirmekte utanılmaz. Utanmak, farzı terketmek için şer'î bir mazeret değildir. Herhalukârda, eğer gusletmeye imkanınız olmazsa, namaz ve oruç için gusül yerine teyemmüm etmelisiniz.
S: Köylerin birisinin hamamı bozulduğu için uzun süreden beri kapalı olarak kalmıştı. Köy halkı temizlik hususunda büyük zorluklarla karşılaşıyordu; köy halkının baskısı sonucu, ilgili devlet dâiresine yazılı olarak başvurduk. O yazıyla şunları ifade ettik: “Köyümüzün hamamı kar ve yağmur sonucu tahrib olmuş ve artık tamir edilmeyecek bir durumdadır; dolayısıyla, yeni bir hamamın yapılmasına ihtiyacımız vardır.” Söz konusu daire ise bu iş için gerekli ödeneği ayırıp yapım ve onarma kurumu aracılığıyla yeni bir hamam yaptırdı. Yukarda anlattıklarımız göz önüne alınarak bu hamamdan temizlik ve gusül için yararlanmanın şer'î bir sakıncası var mıdır?
C: Her ne kadar gerçek olmayan bir şeyi yazmak ve gerçek olmayan bir şeyi söylemek câiz değilse de, mezkûr durumda halkın o hamamdan yararlanmasının sakıncası yoktur.
S: Ben büyük bir zorlukla karşı karşıyayım. Bir damla suyla bile bedenimi yıkamam ve hatta ıslak elimle meshetmem dahi vücuduma zarar veriyor. Vücudumun bir kısmını yıkadığımda dahi kalp atışlarım hızlanıyor ve bir çok yan etkilere de sebep oluyor. Cünüp olursam namaz kılmak, camiye girmek vb. işler için bir kaç ay gusül yerine teyemmüm etmem gerekecek. Bu durumda, eşimle münasebette bulunmam câiz midir?
C: Cima etmeyi terketmeniz farz değildir. Cünüp olduktan sonra cenabet guslü yapmaktan mazur olursanız taharetin şart olduğu amelleri yapmak için şer'î göreviniz gusül yerine teyemmüm etmektir. Teyemmüm yaptıktan sonra camiye girip namaz kılmanız, Kur'an'ın yazısına dokunmanız ve cenabetten temiz olmanın şart olduğu bütün diğer amelleri yapmanızın bir sakıncası yoktur.
S: Farz veya müstehap bir gusül alırken kıbleye doğru dönmek farz mıdır?
C: Gusül alırken kıbleye doğru dönmek farz değildir.
S: Gusül almada kullanılmış olan bir suyla tekrar gusül almak doğru mudur? Elbette, önceki gusül az suyla alınmıştır ve beden de gusülden önce temizlenmiştir. Yine, karı-kocanın birbirlerinin gusül almada kullanmış olduğu suyla tekrar gusül alması sahih midir?
C: Gusül almada kullanılmış olan su temiz ise (gusülde kullanmaktan başka bir necasete değmesi söz konusu değilse) onunla tekrar gusül almanın hiç bir sakıncası yoktur. Yine karı-koca birbirlerinin gusül almada kullanmış oldukları suyla gusül alabilirler.
S: Cenabet guslü alan kimse gusül esnasında küçük abdesti bozan bir durumla karşılaşırsa, guslü yeniden baştan başlaması mı gerekir? Yoksa, guslü bitirip abdest alması mı lazımdır?
C: Guslü baştan alması gerekmez ve onun bir etkisi yoktur, guslünü sona erdirmelidir. Ancak; o gusül namaz gibi küçük hadesten pâk olmanın (abdestli olmanın) şart olduğu ameller için abdest yerine geçmez.
S: İdrardan sonra gayr-i ihtiyari ve şehvetsiz olarak meniye benzer yoğun bir rutubet gelmektedir. Bu rutubet meni hükmünde midir?
C: Meni olduğu kesin olarak bilinmedikçe veya meni için şeriatça belirlenen alametleri taşımadıkça o rutubet meni hükmünde değildir.
S: Üzerine birden fazla müstehap veya farz gusül yahut her iki türden gusül lazım gelen kimsenin, yalnızca bir gusül alması diğerinden kifayet eder mi?
C: O gusüller arasında cenabet guslü de olur ve ona niyet ederse, diğerlerinden kifayet eder. Nitekim hepsinin niyetine bir gusül ederse, tümünden kifayet eder.
S: Cenabet guslü dışındaki bir gusül abdest yerine geçer mi?
C: Cenabet guslü dışındaki bir gusül, abdest yerine geçmez.
S: Cenabet guslü alındığında suyun beden üzerinde akması şart mıdır?
C: Asıl ölçü, “gusül niyetiyle beden yıkandı” denmesidir; suyun akması şart değildir.
S: Eğer insan, hanımıyla münasebette bulunarak kendini cünüp ettiği takdirde, gusül etmek için su bulunmayacağını ya da vaktin gusül ve namaz için yeterli olmadığını bilirse, hanımıyla münasebette bulunması câiz midir?
C: Gusülden aciz kaldığı takdirde teyemmüm edebilecekse kendisini cünüp etmesinin sakıncası yoktur.
S: Ben 22 yaşında bir gencim, bir süreden beridir saçlarım dökülmeğe başladı, bu da beni çok üzüyordu; bu yüzden başıma saç ektirdim. Sormak istediğim şudur: Eğer guslederken başıma ektirdiğim saç suyun başımın derisinin bazı yerlerine ulaşmasına engel olursa, bu guslün hükmü nedir?
C: Eğer ektirdiğiniz saçları söktürmek imkansızsa veya söktürülmesinin size zararı ya da çetinliği varsa ve o saç olduğu takdirde suyu deriye ulaştırmak da imkansız ise, o halde aldığın gusül doğrudur.
S: Cenabet guslünde başla bedenin diğer uzuvları arasında tertibe riayet etmek yeterli midir, yoksa, sağ ve sol taraf arasında da tertibe riayet etmek gerekir mi?
C: Farz ihtiyat gereği, sağ tarafı, sol taraftan önce yıkayarak sağ ve sol taraf arasında da tertip riayet edilmelidir.
S: Tertibî gusül alırken önce sırtımı yıkayıp, sonra tertibi gusül almaya niyet etmemde bir sakınca var mıdır?
C: Niyet edip gusle başlamadan önce sırtı veya bedenin herhangi bir yerini yıkamanın bir sakıncası yoktur. Tertibî guslün alınış şekli şöyledir: Bedenin tamamını temizledikten sonra gusle niyet eder ve ilk önce baş ve boynu yıkar, sonra ihtiyat gereği bedenin sağ tarafını omuzdan ayak altına kadar, sonra da sol tarafını yıkar, böylece alınan gusül sahihtir.
S: Kadına, gusül ederken saçlarının tamamını yıkaması farz mıdır? Acaba, suyun başın derisinin tamamına ulaşması yeterli değil mi?
C: İhtiyaten farz olarak saçların tamamı yıkanmalıdır.
BATIL GUSULLERLE İLİGİLİ HÜKÜMLER
S: Bulûğ çağına eriştiğinde guslün farz oluşunu ve alınma şeklini bilmeyen ve böylece on seneye yakın bir süre geçtikten sonra taklit etmesi gerektiğini ve guslün ona farz olduğunu anlayan bir kimsenin vazifesi nedir? Namaz ve oruçlarını kaza etmek gibi sorumlulukları var mıdır?
C: Cünüp halinde kılmış olduğu bütün namazları kaza etmelidir. Yine, uykuda muhtelim olma veya başka bir yolla cünüp olduğunu bilir, ama cünüplünün oruçları için gusletmesinin gerekli olduğunu bilmezse, cünüp halinde tutmuş olduğu oruçları da kaza etmelidir. Hatta; daha güçlü görüş gereğince, hükmü bilmemesi onun kendi kusurundan dolayı olursa (öğrenmek hususunda şer'î bir mazereti olmazsa), üzerine keffaret de farz olur. Ancak; kesinlikle cünüp olduğunu bilmez ve oruç tutacağı günü şafak vaktine kadar da cünüp olduğunun farkına varmazsa, üzerine ne orucun kazası, ne de keffareti farz olmaz.
S: 14 yaşından önce ve sonra istimna eden ve meni geldiği halde gusül etmeyen bir gencin görevi nedir? Acaba; istimna edip ondan meni geldiği bu süre içerisinde gusletmesi farz mıydı? Veya bu süre içerisinde kılmış olduğu bütün namazlar, tuttuğu oruçlar batıl mıdır ve onları kaza etmesi mi gerekir? Elbette, muhtelim olduğunda da gusletmiyordu ve meni gelmesinin guslü gerektirdiğini de bilmiyordu.
C: Bir defa gusletmek, şimdiye kadar vaki olmuş olan bütün cenabetler için kifayet eder. Kesin olarak cenabet halinde kılmış olduğunu bildiği bütün namazları da kaza etmelidir. Ama; oruca gelince, eğer oruç tutacağı günlerin akşamları cünüp olduğunu bilmiyorduysa o oruçlar doğrudur ve kaza etmesi de gerekmez. Eğer ondan meni geldiğini, cünüp olduğunu biliyor, ama orucunun sahih olması için gusül etmesi gerektiğini bilmiyorduysa, böylece tutmuş olduğu bütün oruçları kaza etmelidir. Ayrıca; hükmü bilmemesi kendi kusurundan kaynaklanmış (bilmemekte bir mazereti yok) ise her gün için keffaret de vermesi ihtiyata daha uygundur.
S: Malesef, bir kaç yıl boyunca cenabet hususunda ve cenabet guslü hükümleri hakkında hiç bir bilgim yoktu. Aynı zamanda, namaz kılıyor ve oruç tutuyordum. Bu durumda ne yapmam gerekir?
C: Bu süre içerisinde oruç tuttuğunuz günlerde cünüp olduğunuzdan kesinlikle haberiniz yokduysa oruçlarınız sahihtir. Ama; cünüp olarak kıldığınızı bildiğiniz namazları kaza etmeniz gerekir.
S: Cünüp olduktan sonra aldığı gusüller yanlış ve batıl olan kimsenin hükmü bilmediğini dikkate alarak kılmış olduğu namazların hükmü nedir?
C: Batıl gusül ile cünüp olarak kılınan namazlar batıldır, yenilenmesi veya kaza edilmesi gerekir.
S: Farz gusüllerden birinin niyetiyle guslettim. Hamamdan çıktıktan sonra tertip üzere gusül almadığımın farkına vardım, ama; yalnızca tertibi niyet etmenin yeterli olduğuna ihtimal verdiğimden yeniden gusül almadım. Fakat şimdi tereddüt içerisindeyim, acaba bütün namazlarımı kaza mı etmem gerekir?
C: Eğer yaptığınız guslün doğru olduğuna ihtimal verir ve gusül alırken, guslün doğruluğunda şart olan konuların da farkında idiyseniz, sizin üzerinize bir şey farz değildir. Eğer, yaptığınız guslün batıl olduğuna dâir kesin bilginiz varsa, bütün namazlarınızı kaza etmeniz gerekir.
S. Cenabet guslü alırken, önce sağ tarafımı, sonra başımı, daha sonra da sol tarafımı yıkıyordum. Konuyu sorup öğrenmedim de; bu durumda benim namaz ve oruçlarımın hükmü nedir?
C: Bu şekilde alınan gusül batıldır; dolayısıyla, böyle yapılan gusül ile kılınmış olan namazlar da batıldır ve kaza edilmesi gerekir. Ama; oruçlara gelince; mezkûr şekilde alınan guslün doğru olduğuna inanıyorduysanız ve kasıtlı olarak sabah ezanına kadar cünüp olarak kalmadıysanız, orucunuz sahihtir.
TEYEMMÜMLE İLİGİLİ HÜKÜMLER
S: Teyemmümün sahih olduğu toprak, alçı ve mermer taşı gibi şeyler duvarda olursa, onların üzerine teyemmüm etmek sahih midir? Yoksa onların yer üzerinde olması mı gerekir?
C: Teyemmümün doğruluğunda bunların yerin üzerinde olması şart değildir.
S: Eğer cünüp olur ve hamama ulaşma imkanım olmadığından bir kaç gün cünüp olarak kalırsam, acaba gusül yerine bir defa teyemmüm ettikten sonra diğer namazlar için önceki gibi abdest almam veya teyemmüm etmem gerekir mi? Yoksa, bir teyemmümle yetinebilir miyim? Yenilemem gerektiğinde abdest mi almam gerekir, teyemmüm mü?
C: Cünüp olan kimse, gusül yerine doğru olarak teyemmüm ettikten sonra, küçük abdesti bozulursa, ihtiyat gereği gusül yerine teyemmüm etmeli, daha sonra abdest almalıdır.
S: Gusülde olan hükümler gusül yerine olan teyemmümde de geçerli midir? Yani, teyemmümle de camiye girmek câiz midir?
C: Vakit darlığı yüzünden gusül yerine alınan teyemmüm hariç, gusül için geçerli olan bütün şer'î eserleri (hükümleri) gusül yerine yapılan teyemmüme de uygulamak câizdir.
S: Omuriliği kopması yüzünden meslus olan (idrarını tutamayan) bir kimsenin, hamama gitmesinde bir miktar zahmet olduğundan dolayı Cuma ve ziyaret guslü gibi müstehap gusüller yerine teyemmüm edebilir mi?
C: Taharetin şart olduğu yerler dışında, teyemmümün gusül yerine geçebilmesi şüphelidir. Ama; guslün meşakkati gerektirdiği yerlerde, beğenilir olma kastıyla müstehap gusüller yerine teyemmüm edilmesinin bir mahzuru yoktur.
S: Su olmadığı veya suyun kendisine zararlı olduğu için gusül (cenabet guslü) yerine teyemmüm eden bir kimse, camiye gidip cemaat namazı kılabilir mi? Bu adamın Kur'an okumasının hükmü nedir?
C: Teyemmüm etmesini câiz kılan mazereti kalkmadıkça ve teyemmüm batıl olmadıkça yaptığı teyemmümle taharetin şart olduğu bütün amelleri yapabilir.
S: Uykuda iken insandan bir rutubet gelir ve uyandıktan sonra hiç bir şey hatırlamaz, ama elbisesinde rutubet olduğunu görürse, sabah namazının vakti daralması nedeniyle hatırlamak için düşünmeye de vakti olmazsa; bu durumda ne yapmalıdır? Abdest yerine mi teyemmüm etmeğe niyet etmelidir, gusül yerine mi?
C: Eğer, ihtilam olarak cünüp olduğunu bilirse, gusletmesi farzdır; vakit dar ise bedenini temizledikten sonra, teyemmüm etmelidir. Sonra da gusül eder. Ama; eğer ihtilam ve cünüp olduğunda şüphe ederse üzerine cenabet görevi gelmez.
S: Hadis-i şerifte, her gün hamama gitmek insanı zayıflattığının buyrulduğu dikkate alınarak; bir kaç gece aralıksız cünüp olan kimsenin görevi nedir?
C: Gusletmesi farzdır; ama, eğer suyun ona zararı olursa, görevi teyemmüm etmektir.
S: Namaz kılmak ve mübarek Ramazan ayını oruç tutmak isteyen bir kimse, gayri ihtiyari olarak meni gelmesi yüzünden devamlı cünüp oluyor ve bir takım nedenlerden dolayı her saat ve her gün gusletmesi mümkün değildir. Namaz ve oruçları yerine getirebilmek için bu adamın ne yapması gerekir?
C: Eğer, cenabet guslünü terketmeğe dâir şer'î bir mazereti var ise, onun yerine teyemmüm etmelidir Oruç ve namazları da sahihtir.
S: Bir hastalık nedeniyle elimde olmadan, zevk söz konusu olmaksızın benden sık sık meni geliyor. Bu durumda namaz konusunda görevim nedir?
C: Eğer, her namaz için gusletmenin size zararı veya çetinliği olursa, vücudunuzu temizledikten sonra teyemmümle namaz kılmalısınız.
S: Guslederse hasta olacağına inandığından dolayı cenabet guslünü terkedip sabah namazını teyemmümle kılan bir kimsenin hükmü nedir?
C: Eğer, gusletmenin ona zarar vereceğine inanırsa, teyemmüm etmesinin sakıncası yoktur ve onunla namazı da sahihtir.
S: Tehlikeli olmayan bir cilt hastalığım var. Yıkandığımda cildim kuruyor; hatta el ve yüzümü yıkadığımda da bu durum ortaya çıkıyor. Dolayısıyla, vücuduma yağ sürmek zorundayım. Bu yüzden de abdest almak istediğimde zorluk çekiyorum; özellikle de sabah namazı için abdest almam çok zor oluyor. Bu durumda, sabahları abdest yerine teyemmüm etmem câiz midir?
C: Eğer, su kullanmanın size zararı varsa, abdest almaktan kaçının ve onun yerine teyemmüm edin.
S: Vaktin dar olduğunu zannederek teyemmümle namaz kıldıktan sonra, abdest için de yeterli vaktin olduğunu anlayan bir kimsenin bu namazının hükmü nedir?
C: O namazı yeniden kılması gerekir.
S: Hamamı olmayan bir yerde yaşıyoruz. Bazen mübarek Ramazan ayında sabah ezanından önce uykudan uyandığımda cünüp olduğumu görüyorum. Bu vakitte suyun soğuk olmasının yanısıra, halkın gözü önünde genç bir adam gece yarısı kalkıp bir küçük kazan ve benzerinde ısıtılan suyla gusletmesi de ayıptır. Bu durumda, yarının orucu hususunda görevim nedir? Teyemmüm edebilir miyim? Ve gusledemediğim takdirde orucu yememin hükmü nedir?
C: Bir işin yalnızca zor olması veya halkın gözünde ayıp olması şer'î açıdan özür sayılmaz; gusletmek mükellefe çok çetin veya zararlı olmadıkça mümkün olan bir yolla gusletmelidir. Ama, eğer çok meşakkatli veya zararlı olursa, görevi teyemmüm etmektir. Bu durumda, şafaktan önce teyemmüm ederse orucu sahihtir. Ama, eğer teyemmüm de etmezse orucu batıldır; ancak, gün boyunca orucu bozan şeylerden sakınması gerekir.
|